18 Aralık 2004

Yağmur Yok

Dengeleyici hiçbir şeyim kalmadı. Arkadaşlarıma tavsiyelerde bulunup kendisine faydasız olmak bunu olmaya başlamak. cümle kurmak istememek. bitirmeyi hiç istememek. kuralları yaşamamak. uzak ol sun herşey uzak
bunalım gelir ve gider
hayat kısa mı uzun mu bilinmez
yorgunluk neden hiç geçmiyor. bıkkınlık atlatılamayan kronik bir hastalık
geçtim dedikce çok daha siddetli nuksediyor.
belki ileride çok pişman olacağım bir hata yaptım ve artık sevgiyi sevmeyi bunlara olan inancımı ihtiyacımı arayışımı üç adım geride bıraktım ve giderek de uzaklaşıyorum.
geçmişe bakmam
gelecei düsünmem
bugün varken vardır varlığı yokluksa bile

üzerime yürümekten zevk alıyor insanlar bir maharet zannediyorlar bırak zannetsinler diyorum içimden
ama sonra düşünüyorum
sonra kendime kızıyorum
sonra düşünmek hoşuma gidiyor
yazmak istemiyorum
düşünmek çok daha akıcı
neden yazıyorum ki

benliğimden egomdan kibrimden gururumdan nefret ediyorum
bütün bunlara sahip çıkan insanların hepsine acıyorum ve onlardan da nefret ediyorum
geriye hiç insan kalmıyor
down olmak up olmak

eğlenmek geçen bir arkadaşım anlatıyor ben dinliyorum ve düşünüyorum

"barın kapısını açtık ve içeri bir baktık orada herkes eğleniyordu bizde adımımızı atar atmaz eğlenmeye başladık gecenin sonuna kadar eğlendik, bir gun senle de gidelim çılgın gibi eğleniriz orada eğlenmemek imkansız."

neden burada yabancılaşıyorum eğlenmek lafını duymak midemi bulandırıyor anlayamıyorum ne demek eğlenmek algılayamıyorum bir barda müzikle eğlenmek ne demek nası bir şeydir bunu çözemiyorum içki içip dans etmenin insana nasıl mutluluk sağladığını merak ediyorum

eğlenmek - neşeli hoşça vakit geçirmek...

yabancı kelimeler diyorum bunlara o kadar çoklar ki bir dil bildiimi bile söyleyemem bunları sıralayınca

kendi beceriksizliklerimi kendi kayıplarımı yaşamak bunları baskalarının üzerine atıp onlarda suç bulup kendimi rahatlatmak

hem iyi hem kötü

başarmaktan nefret ediyorum ve bunu farkettiğimde çok şaşırdım ama kendime hak verdim de
kibrim ve gururum nefret ediyorum sizden siz ölene kadar sizi ezmeye devam edeceğim

akşam pazar toplanmış ve gidiyorlar atmışlar kalanları yada azıcık cürük olanları meyveler sebzeler her tarafta

iki tane yaşlı teyze yerden ayıklıyor sağlam olanları alıyor

acı ama gerçek ve olması gereken önce çok üzüldüm tablo çok çarptı
sonra yine gururumdan nefret ettim
o tabloya üzülmek kendimi daha iyi bi konumda görmemden kaynaklanmıyor muydu
oysa kim neye sahip bu dünyada
kimse hiç bir şeye sahip değil
sahip de olamayacak
sahiplik illüzyonlarında herkes
en basitinden ölünce bırakıp gideceksin
bunun dışında bugün var olduğunu düşündüğün herşeyin olabilir hatta o kadar çok şeyin olabilir ki bir kısmından bıkarsın atarsın gönderirsin kaldırırsın uzaklaşırsın ihtiyacım yok dersin fazlasını istemezsin

ama bir gün sonra öyle bir şey olur ki hiç bir şeyin olmaz çırılçıplak ortada kalırsın

mal mülk için düşünsen depremde don gömlek dışarı fırlayıp canını kurtarmış ve onun dışında tüm tanıdıkları ve malı mülkü yok olmuş bir insanı düşün

1 saat once bir gun once belki herşeyi vardı ve onların hepsine çok güveniyordu en kötü hesaplamaları yaptıında bile su gider bu gider ama bu kalır diyordu belki ..

yazık

doğustan sahip olduğumuz ve en son terkedeceğimiz bedenimiz var ve aslında en değerli mülkümüz

bedenini yönettiğini farkeden kaç insan var bu dünyada

ben beynimle düşünüyorum ağzımla konuşuyorum diğer uzuvlarımı kullanarak baska seylar yapıyorum
ama bunların hiç biri olmasa ben yine ben olurum
ben bunların yöneticisiyim sadece
bana zimmetlenmis mallar
gerektiği sekilde kullanmam gerekiyor
kullanma talimatı var
uymalıyım

uyumalıyım

uyumak oh ne guzel.. ne büyük zevk

uyumak
yemek
seks

uyumak - tamamen tek basınıza yapabileceğiniz istediğiniz an istediğiniz yerde gerçekleştirebileceğiniz tek keyif dolu eylem

yemek - varlığınızın sadece yetmediği baska materyallere de ihtiyaç duyduğunuz ikinci zevk

seks - bir baska bedene ihtiyaç duyduğunuz üçüncü zevk

aslında sadece uyumak diyorum ama hadi diğerleri de olsun bir ilk üç yapmak adına

uyumakk...


iste hersey çok konsantre su yok
hersey çok soğuk yağmur yok

3 Aralık 2004

dün..

ilk kez gördüm dünyayı

2 Aralık 2004

sigara dumanı gibi...

hava akımı olan bi odada kültablasında yanarken bırakılmış

bir sigara dumanı gibi

dümdüz yukarı doğru çıkamazsın
oraya buraya savrulur görünmez olursun
sonra
sonra
birisi alır sigarayı ve seni ciğerlerine çekip hızla üfler
oraya buraya çarparsın
kontrolün sende değil ki

neye uğraşıyorsun...

Mezarda Olacağım

En azından böyle olmalıyım diye iç geçirerek bana bakanın vucuduyum
Bakış açıma imrenenin yorumuyum
Soğuk duruşumun züppeliğini kıskananın imajıyım
Çirkin olanın yakışıklı yüzüyüm
Hasta olanın sağlığıyım
Düşünemiyenin düşüncesiyim
Düşkırıklığı olanın düşüyüm
Kendini bağlamış, köşeye kıstırmış olanın özgürlüğüyüm

Herkesin bir parçasıyım
Parçaların bütünüyüm
Ama
Ben kimim

Benim parçalarım kimlerde
Yada kimsede bulamadığım tek parçam
Hayallerim

Birinin eli, birinin ayağı, diğerinin bedeni, yüzü
Ve
Bitkideyim, çiçekteyim
Eyfel kulesindeyim
İspanyada arenada matadordayım boğadayım
Keşfedilmemiş kral mezarlarındayım
Okyanus diplerinde
Yıldızların uzağında
Hepsinden çok
Kapının önündeki kaldırım taşında

Ateş

Gözyaşlarımı arıyorum
Gözyaşlarımın kaynağını arıyorum
Sen
Sen yetinmedin
Ruhum, bedenim alevler içinde
Şimdi de gözyaşlarımın peşinde
Nasıl bir işkence bu
Nasıl bir canavarsın sen

Namludan çıkan kurşun sıcak mıdır
İstemiyorum artık başka sıcaklık
Seninkini bile
Seninkini bile

Elek

Elenenler mi elekte takılanlar mı özgür?
Değerli olmak mı, seçilmek mi özgür olmak mı?

Bilemedim...