29 Temmuz 2007

Empty Spaces

Can sıkıntımdan sevgili msn live spacesıma el attım bugün ve How ugly I am - Frame by frame isimli fotoraf albumunu ekledim. Gurur doluyum. Bu dünyada bana ait tek gerçek şey, geçmşimden izler taşıyan tek gerçek..

Sevgiliyle Yalnız Olma

Zevk dolu bir an olarak, basık bir günde yükseklerde ve her zamanki alışılmış apartman dairende içeriyi loşlaştıran, bulutların arkasında kalmış batmaya hazır güneş ışınlarında.. müziğe kulak vermek o hüzünlü ama baskıcı yaylıların anlattıklarını sevgiliye yakın olarak beraber dinlemek.. Onun da senin anladığının aynısını hemde tam seninle aynı anda ve şekilde hissederek anladığını duyarak dinlemek. bilerek dinlemek. iki bedende yükeselen manaya kavuşmanın getirdiği doygunluğun lezzetiyle büyülenmek.. sessizce bu anı uzatmaya çalışmak. yavaşlatmak. yavaşlatmak. sevgiliye bakmak ve o uyumu, uyumdaki tadı almak. dünyadan uzakta yaşamak. hayalde de değil. fikir yada nasıl söylemeli düşünsel dünyada yaşamak. bu çok keyifli. bu çok güzel.

gün gelipte sevgili bu güzel dünyaya gerçeği getirince sinirlenmek ve kalkıp gitmek.
insan neden sorun ister, neden huzur rahat ve keyif batar..

The Fire is On

Heyecan başladı. Güzellikler ve aşk yola koyuldu. Sıkıca paketlendi ve geliyor, ilerliyor, durmaksızın yolda...

It started babe.

Daha eğlenceli olacak, daha yakından ve de en önemlisi istediğim gibi olacak.

26 Temmuz 2007

Ortasında...

Şu anda birçok şeylerin ortasında hissediyorum kendimi.. Hayatımın ortasında, işlerimin ortasında, yanlışlarımın ortasında, doğrularımın ortasında, yılın ortasında, yalnızlığın ortasında, arkadaşlıklarımın ortasında.. ekleyebilirim daha önemli değil.. birçok şeyin ortasındayım. hızla çıkabilirim. ve hiçbirşey kaybetmem. hiçbirşey kazanmam.. yeni başlangıçlar olur. yeni fikirler yenilikler. belki zor ve acı veya kolayca ve keyifli ama bilinmez. dolayısıyla bilinmezliğin de ortası.. 1 tek hayatın olacak ve ne kadar yaşayacağını bilmeyeceksin çevrende insanlar doğacak ve ölecek bunların içinde sevdiklerin ve nefret ettiklerin olacak deseler.. kendime nasıl bir hayat kurarım yada kurardım acaba..

bildiğimi yapmaya karar verdim.. ortalama birşey..

Tomorrow will be the same but I'll be different.

7 Temmuz 2007

Tired & Bruised

Uyuyamadığım gecelerden biri daha.. Gün içinde tazelendiğimi hissettiğim anlar oldu 3-4 defa ama maalesef gecenin bu vakti uyuyamıyorum ve yorgunum ve kendimi kirli, çürük ve adi hissediyorum. Buruşuk. hehe geçmişten gelen kelimeler bazen yüzümü gülümsetiyor ama katran kazanına bir damla beyaz boya neyi değiştirebilir ki.. Alabildiğine, uçsuz bucaksız yalnızlık ve günahlar.. sorunlar ve çözümsüzlüklerim hep aynı, tespitlerimde keza..

Bir şekilde bunda bir değişiklik olamayacağını artık kabullendim. Yüzümü gülümseten şeyleri biliyorum ve bunları olabildiğince sık hissetmek yaşamak için uğraşıyorum. Elimde değil, o zaman ne zaman olursa ona razıyım. Madde insanı köreltiyor. Maddenin düşüncesi, madde kaygısı direk solunum yetersizliği. ve de gereksiz.. ömür zaten tükenen bir şey. gözyaşı ise kalpden taşan.. seviçte ve hüzünde hissedebilir ve ağlayabilirsen bil ki kalbinden geliyor ve bu çok mutluluk verici.. hissetmek.. hissettiğimi hissettirdiği için teşekkür ederim.

kalbim taşıyor sana..

4 Temmuz 2007

HER ŞEYDE BİR HAYIR VARDIR

Yavuz Sultan Selim Hân, müsahibi, yani kendisine “sohbet arkadaşı” edindiği Hasan Can’ı çok sever ve onun anlattıklarına çok değer verirdi. Yine birgün ona;
“Bre Hasan Can! Bir ibretlik hâdise anlat da, biz de ders çıkaralım!” deyince, Hasan Can da şu hikâyeyi anlatır:
Zamanın hükümdarının yanındaki has adamlarından biri, karşılaştıkları her olaydan sonra, “Her şeyde bir hayır vardır.” der dururmuş. Eh, kötü bir temenni değil nasıl olsa, sultan da pek ses etmezmiş, “öyledir” der geçermiş.
Gel zaman git zaman birgün ava çıktıklarında yollarını kaybetmişler. Yağmur ve fırtınalı bir gecede bir kulübeye sığınmışlar. Güç belâ buldukları birkaç odunu kırıp yakmak için uğraşırken, sultanın gözüne bir kıymık kaçmış. Gözü bir anda kör olan sultan acıyla kıvranırken, adamcağız her zamanki hâliyle; “Üzülmeyin sultanım, her şeyde bir hayır vardır.” deyivermiş. Sultan dayanamayıp; “Efendi, efendi, gözüm kör oldu, görmüyor musun, bunun hayır neresindedir?” demiş ve adamı kovmuş.
Birkaç gün içinde kendini toparlayan sultan dönüş yoluna koyulmuş. Yol üzerinde eşkıyalar kendisini yakalamışlar ve, “Efendi, bugün eşkıyabaşının bir dileği kabul oldu. Bize de; ‘Dileğimin kabulü karşılığı olarak, bugün ilk yakaladığınız canlıyı kurban niyetiyle kesin!’ dedi. Seni bu niyetle boğazlayacağız. Ne yapalım, biz de emir kuluyuz hakkını helâl et!” demişler.
Sultanı şaşkın ve bitkin yatırıp boğazına bıçağı dayayan eşkıya, bir gözünün kör olduğunu görünce, eşkıyabaşına seslenmiş: “Reis, birini yakaladık ama, bir gözü kör, bildiğimiz kadarıyla bundan kurban olmaz!” Reis de; “Salın o zaman gitsin, sağlam birini bekleyin!” demiş.
Sultan kurtulup sarayına varınca; “Her şeyde bir hayır vardır!” diyen şahsı aratıp buldurmuş. Kendisinden helâllik dilemiş ve onu ormanda yanından kovduğu için özür dilemiş. Adamcağız da; “Sultanım, yanınızdan beni kovmanızda da bir hayır varmış. Yoksa eşkıya beni keserdi aksi hâlde.” demiş...