30 Ocak 2010

Aklıma hep o küçüklüğümün mutlu anları geliyor. Kocaman bir tarlanın ortasında ki o yaşlı kocaman ağacın altında yazın sıcağında gölgede oturup kitap okumak. Kırmızı bisikletim biraz ötede yerde yatarken sadece ağacın gölgesinin düştüğü yerlerin yemyeşil otlarla kaplı olduğu o koca tarlada yakılmayı bekleyen hasat sonrası başak saplarını seyretmeyi severdim. Koca dünyada sadece ben varmışım gibi gelirdi. Bir de üç beş gelincik.

Kendimi tanıdıkça ve tanımladıkça gömüldüğüm karanlık daha da derinleşiyor.
Neysek oyuz varlığımla çelişmeyecek bir hayat doğrultusunda ilerleyebilmiş olmayı ne kadar çok isterdim ama artık çok geç.. maalesef..

Ayna

geçmiş zamanlarda kendisini görmeden, bir ayna yada bir su birikintisinde aksini görmeden yaşayıp da ölmüş ama nasıl bir yüzü olduğunu bilememiş ne kadar insan geldi geçti acaba..

8 Ocak 2010

bir kadını kadın gözüyle yazmak.
bu nokta biraz zor işte.
ama düşünüyorum. kadın gözüyle yazılmamalı mı zaten
insan takılcak birşeye ihtiyaç duydumu hiç "zorluk çekmiyor" hemen bişe buluveriyor

6 Ocak 2010

Teoriler oluşturdum.
Kapılar ve seçenekler vardı. bilinçlendiğimiz andan itibaren devamlı ilerleyen ve geri dönüşsüz bir kayan platformda karşımıza çıkan kapılardan birini seçerek ileriediğimizi düşünüyorum.
uzun genişce bir koridor karşımızda bazen yüzlerce kapı bazen birkaç.
ben seçeneklerimi utanmazca harcadım. birçok insan seçenekleri çok olunca durup düşünür kararsız kalır. bense bu aşamayı sevmem önce düşünmeden tercihimi yapar sonra düşünmeye başlarım ve seçimimle başbaşa iken ondan nefret ederim..
bir de seçeneklere ittirildiğimiz anlar var.
kendimiz seçemeden arkadan itiirilerek geçirildiğimiz kapılar yüzünden bir sonraki seçeneklerimiz ne kadar değişti.. nasıl bir insan olduk.
ama işte zaman geçtikçe ve yol uzadıkça geçilen kapılar çoğaldıkça bir sonraki karşımıza çıkacak kapı adedi azalıyor ve neredeyse yok oluyor. bugün anlıyorum hayatın anahtarı hızlı hızlı gitmek değil, en verimliyi en güzeli en keyifliyi seçmek değil bir sonrasında ihtiyaç duyacağımız seçeneklerin en fazla olabileceği tercihleri yapmaktaymış.
Ben koşa koşa artık kapısı olmayan bir odaya hapsettim kendimi..
genç yaşımda tükettim kendimi..