25 Mart 2008

Yazmak İstiyorum

Evet. Yazmak istiyorum ama o kadar zihnim sacmalıklarla dolu ki aslında dolu demek tam karşılamıyor anlamı saçmalıklar zorla gelip zihnime girip çıkıyorlar ki farkında olmuyorum engel olamıyorum ve ciddi bir şekilde bir düşünceye hatta düşünebilmeye bile odaklanamıyorum.. odaklanma problemim yine başladı sanarım..
geçen arkadaşıma anlatıyordum bu aralar kendimi dizilere gömmeyi seviyorum. "kaçmaya" alternatif buldum. dizi seyretmek. bakıyorum eğer dizi beni içine çekiyorsa karakter ve tiplere ısındıysam arka arkaya bölümler seyretmek super oluyor. bir an insanın dünyası o oluyor cevrendeki insanlar o karakterler haline geliyor bir nevi halüsinatif sanal dünya yepyeni bir uyuşturucu diyebiliriz. ışığı kapa ve seyret...

Yazmak devamlı yazmak istiyorum ama gelmiyor bir tıkanıklık var boşalamıyorum..

17 Mart 2008

Jane

Ah seviyorum hoşlanıyorum hayranıyım ben Jane'in.. yani sanırım.. bu minik ve zeki ve de bağımsız kızlara olan ilgimi biliyorum ve Jane de bunlardan birisi.. arkadaşız aslında Jane'le.. bundan da mutluyum.. ilişmeyi, çift olmayı falan sevmiyorum zaten.. çok özgür bu arkadaşlık, rahat olmak birbirinin yanında.. bilmem anlatabilir miyim. Jane'i en çok yanında kendimi özgür hissettiğim için seviyorum.. bunu okusa belki de kızar bana ama boşver kızsın...

çırılçıplak evde dolanıp birbirimize sarılarak film izlediğimiz ve seviştiğimiz sonra da kahve ve sigara arasında birbirimizin erkek ve kız arkadaşlarının dedikodusunu yaptığımız o günlerde Jane'in en çok zekasına kendimi kaptırıyordum. bu minik ama büyüleyici zeki kadınlar her zaman en büyük zaafım olacak..

Zeki, rahat ve umursamayan bir minik kadın kadar çekici bir başka şey var mı bu dünyada bilmem.. minik derken yaştan bahsetmiyorum Jane 25 lerinde.. beyaz tenli..

güzel..

Özledim Jane'i
hissetmek istiyorum

11 Mart 2008

Garanti Köy-Şehir reklamı

Tam ukela dayatılmış hayat tarzı demişken beni rahatsız eden ve Garanti bankasından soğutma noktasına getiren reklamdan bahsedeyim.. Potansiyelimizi açığa çıkarıyormuş.
Çoban çocuğu potansiyelin yok olması gören ama şehirli ve top oynayan çocuğu potansiyel gören saçma ve ukela ve bence iğrenç reklam. elbette bir banka için köydeki çocuk kötü bir müşteri hatta değil bile. onun şehirdeki çocuğa ihtiyacı var. o tüketicek bunu yaparken kredi alacak ve bankaya para kazandıracak çalışacak bir işe girecek hem orada çalışacak hem de kredi alarak bir ek iş gönüllü olarak da bankaya çalışacak. potansiyelimiz bizim bakımlı olmak ütülü güzel kıyafetler giymek bir camın arkasına hapsolup el sallamak. dipdibe binalarda sağlıksız havalar soluyarak yaşamak.. potansiyelini değerlendirememiş çocuk da çobanlığa ve taşlarla oynamaya devam etsin. dişlerini kimse yapmasın saçı başı dağınık olsun.. uçsuz bucaksız ovada özgür olsun.. yazık ona! oysa gel adam ol da kredi al da bankanın elemanı ol..

Pozitif

İnsanların kavga etmelerinden ve herşeyin ve herkesin kötü yanını ortaya çıkarıp kimseye doğru ve iyi demek istememelerinden boğulduğum şu günlerde bir gazete manşeti beni mutlu etti. Güneydoğu'da kirada ve çok kötü bir evde yaşayan bir aile şimdi o eve ödediği kiradan daha aşağı bir taksitle 3 oda bir salon apartmanda mutfak dolapları banyosu olan TOKİ nin yaptığı bir eve sahip olmuşlar. Adam ben çalışıyorum bu dert değil ama kira ödemek hele de berbat bir eve çok kötü diyor ama şimdi mutlu çünkü kira öder gibi taksit ödüyor ve ev 15 yıl sonra kendisinin olacak. Ev oturulacak bir ev. Ve kışın üşümicek, banyosu tuvaleti düzgün ve insanca.. aslında bu modernliğe ukelaca illa olmalı insanca yaşam budur diye bakmıyorum ve olması gerekenin medeniyet seviyesinin bu olduğunu yada olması gerektiğini de düşünmüyorum ama bu haberin manşetten verilmesi ve bunu yaşayan ailenin istediği bir yaşam tarzına kavuşmuş olması beni mutlu etti. o kadar içim daralmış ki türkiyede her olan bitenin altından bir negatiflik çıkarılmasından, her haberin her kelimenin ya cıkarına ya baskasının kuyusunu kazmak için yapılmasına.. evet belki bu pozitif haberin de hizmet ettiği alt metinlerde gizli bir şeyler vardır ama ne olursa olsun pozitif.. negatifden çıkar saalamak yerine keşke pozitiften çıkar sağlamaya calıssak. biliyorum cıkar olmadan hıc kımse elını deıl parmaını kıpırdatmayacak ama pozitiflerde yarıssak da bu arada kendımızden baska ınsanlara da bır fayda dokunsa.. rakıbın mı var alt etmek mı ıstıosun daha cok calıssan ve onun yaptıklarından daha guzel seyler yapsan da onu oole sustursan.. biliyorum cok naif ve cok utopık ama nasıl bıkmısım bırbırını yıyen ınsanlardan medyadan..

Rüyalar

Bu aralar en çok rüyaları düşünüyorum.. Fiziken var olduğumuz bu somutlaştırılmış bir şekilde bize öğretilmeye çalışılan dünyada bir gariplik rüyalar..
Bedenini olduğu yerde bırakarak bir hangi alem olduğunu bilmediğimiz bir şekilde hissederek yaşadığımız bir alem rüyalar. tamamen bedenden bağımsız değil ama tamamen bedenle birlikte değil. Çünkü bedenimle hissedebiliyorum duyuyorum.. ama düşünce ölmüyorum, yada uçuyorum ve uçtuğumu hissedebiliyorum ama bu dünyadaki yer çekimi ve fizik kuralları geçerli olmuyor.. işte bir garip geliyor rüyalar..
ama keyifli hele hele çok derin uykuda olmayıp da olayları yönlendirebiliosan, düşünüp istediğini yapabiliosan muhdeşemdir rüyalar..

8 Mart 2008

Kutup

İnsanlar o kadar sıkıcı ki.. Kutuplaştırdılar. Sabit fikirlendirildiler. Ve bu insanlarla yaşamak keyifli değil.. İnsanları önce dinden uzaklaştırdılar. Cahilleştirdiler. Dinsizleştirdiler.. Hayatın yalan keyiflerini göstererek ve dinin o hayatla çelişen ve zor gelen yönlerini ortaya çıkararak soğuttular ve maneviyatı unutturular.. Sonra ortada başıboş dolanan bu insanlara tutunacakları oyuncak semboller verdiler.. Tüketime yönelmelerini sağladılar. Sembollerle bu insanların hoşuna gidecek şeyleri gösterdiler ve bir yandan göz boyarken bir yandan da sömürdüler. Tepedeki bir grup insanın kuklası oldu çoğunluk.. Bugünse, para bir sembol buna sahip olanlar olmayan ve olmak isteyenleri güdüyor.. Bunu anlamamaları ortada görüneni görmemesi insanların beni yoruyor üzüyor nefret ettiriyor ve uzaklaştırıyor.
Dünyayı ve bu hayatı ve varlığı ve hiçbirşeyi açıklayamayan bir paranın peşinde zevk aldığını düşünerek birbirlerinin hakkına tecavüzde bulunarak sefil bir şekilde yaşıyoruz. Öleceğimizi biliyoruz ve ne zaman olduğunu bilmiyoruz ve bir an bile bunu düşünmüyoruz. Ebediyen yaşamayacağız, ve her an ölebiliriz herkes de belirli bir süre kesin yaşamıyor.. O zaman bu dünya gerçek değil bir şey var burada.. burada olma sebebimiz var ve bu birilerine köle olmak değil.. modayı takip etmek için para kazanmak ve bununla çok sosyal ve hürmet gören bir insan mı olmak amaç.. yada işte binlerce paralel örnek.. Napolyon olsan ne yazar, sezar olsan ne yazar.. Monet olsan.. bilmiyorum bu yazıyı toparlamak mümkün değil ama bilmediği maneviyata ve Allaha karşı şiddetle karşı çıkan alay etmeyi cesaret gören garip insanları anlamakta zorlanıyorum. Hayatlarında hiçbir değer göremiyorum. Başkalarının oyuncağı olarak orada öyle kendilerini beğenerek zavallılaşıyorlar..
Üzülüyorum, algılayamıyorum. Bu dünyanın her köşesini gezsem ne olacak, her bilgisini bilsem, her insanını tanısam...
Çalışmak birşey yapmak faydalı olmak. Önce kendime faydalı olmalıyım. Kendimi kurtarmalıyım. İhtimalleri araştırmalıyım. Yanlış olanı elemeliyim.. Alışkanlıklar insanı uyuşturup körleştiriyor. Bilincimi her zaman açık tutmalıyım.. En çok güldüklerimde dini bazı insanlarla sembolleştirerek, o insanların boyunduruğu altına girmemek yada onlara düşmanlık olsun diyerek bu hoşlanmadığı insanlara kötülük etmek için reddeden ve bunu yaparken başka insanların ekmeğine tereyağı olan garip kimseler.. bilmiyorum biraz çekilip de şöyle bir bakınca dünyadaki insanlara ve bunların oluşturdukları gruplara ve bu grupların tavırlarına bazen şaşkınlıktan kalıyorum öyle.. yazık..