21 Mart 2010

Bana yeni bir hata ver!

Oturmuş duvara doğru çevirmiş sandalyemi karanlıkta karşıma bakıyordum. karanlık dediğime bakmayın kapının altından az bir ışık içeri sızıyordu.
Bazı güneş ışıkları vardır çok parlakdır ve sıcak hissi verir. Öyle bir yoğundur ki azıcık bir yerden de sızsa sizin karanlığınıza içinizde bir şeyleri değiştirir. İster istemez neşelenmeye başlarsınız bir hareket başlar içinizde.

Neyse bu seferki öyle değildi.

Öylece baktım duvarlara. Hayallerimi görmeyi umdum. Hayallerimin oradan beni çağırıp sıkı sıkıya sarılıp beni çekip götürmesini umdum. Bu boş bu karanlık bu keyifsiz delikten bir gök ile bir denizin bir karanın arasında sıkışıp kaldığım bu kalabalık delikten kurtulmayı yalvaran umut dolu gözlerle bekledim.

Herkesi karanlık gölgeler olarak görüyorum. Baktığım gördüğüm konuştuğum hiç kimsede ışık yok. Korkutucu, bilinmez tehlikeli ve zararlı gölgeler. Her yerde etrafımdalar.

Sandalyede oturmak yorucuymuş kalkayım en iyisi..

18 Mart 2010

Cazz

Eski boktan hayatımın uzaktan hatırladığımda içimde kıpırdayabilen anıları da var..

İstiklalin arka sokaklarında küçük caz kafede canlı müzik dinlerken kırmızı şaraptan yudumlamak. her buruk yudumda müzikle hislerini oynatmak. Arkadaşın vokale yazacak diye müziğin içinde otururken aslında keyifde almak. düşünmeden geçmiş zamanlar..
Adam kıza bakarken, kız adamdan gözlerini alamazken arada şarkıla söylenirken. yavaş yavaş ağır ağır kadehinden yudumlamak.
gece biterken kızın teninde sarhoşluğunu söndürmek.

Crazy Heart

Country müzik ve aşkla harmanlanmış bir yeniden doğuş hikayesi..


Hata yapıp da kaybettiğiniz bir aşka yazdığınız şarkı, binlerce kişilik kalabalığa çalınırken sahne arkasında o aşkı reddedilişinizden sonra ilk defa görüp de parmağında bir başka erkeğin yüzüğünü ellerini avucunuza aldığınızda hissetmek..

Aşk ve ulaşamamak ve de başka bir erkeğin yanında kollarında hatta sevgiyle bakarken görmek..
Hayat ilginç hep daha acılar olur ama bu çok ama çok acı.

sessizce ağlarsınız ve yapacağınız hiçbirşey olmaz.. erkeksiniz başınız dik hiçbirşey yokmuşcasına devam etmelisiniz.. bundan sonra ne kadar kalabalık içinde olsanız da hep yalnızsınızdır..

17 Mart 2010

puslu bır havada ağır kırlı kokusmus nefesler alarak son surat delık desık asfaltta ılerlemek..

yuksek burnundakı kırmızısı artık yer yer dokulmus yılların yorgunluğuna yenılmek uzere olan kamyonlardan hıncla zorla kopararak yol almak
yanmıs tarlalar sağlı sollu uzanırken
arada dalga gecercesıne sırıtan umursamaz aycıceklerıyle yuzlesmek zorunda kalmak..

kendı kucuk bencıl kısılığınde camurlar ıcınde boulabılırsın ve o kucuk dunyanda benden yardım ıstemen hıcbırsey ıfade etmez cunku ben o dunyada deılım

eer boulmak ıstemıyorsan ya dunyanı buyuteceksın yada
kendıne cok temız camursuz bır dunya yapacaksın
yapabılr mısın
secımlerın senı sana bırakacak mı
yalancı karanlıklarının senı gızledığını zannettığınde aslında yalan olanın cevrene sactığın işik olduğunu anladığında neler olacağını ben sana haykırmak ıstemıyorum
sadece yaralanmak acıyla kıvranarak gozlerımde yaslar bedenımın her yerınde kanlar fıskırarak yerde tozlar ıcınde surunerek uzaklasmak uzaklasabılmek ve sonra butun yaralarımı ıyılestırerek guclu daha guclu ve bır daha asla yenılmez olmak ıstıyorum

sana boyun eğmeyeceğım
sen bende yoksun

yazmak yazmak yazmak

anlamsızca
manasızca
tekrar tekrar
hep devamlı
yazmak ve yazmak istiyorum

butun ıcımdekılerı tuketene kadar yazmak ıstıyorum
beynımde tek bır kalmayana kadar yazmak ıstıyorum

okuduğumda anlayamayacak kadar yabancı şeyler yazmak istiyorum
manasız şeyler yazmak istiyorum

goodbye blue sky..


gozluğumu cıkarıp
sokaklarda meydanlarda caddelerde gezmeyı sevıyorum
herşey flu
belkı senı goruyorum ama secemıyorum
bana bakıyor olabıleceğın fıkrını sevıyorum
o anda
gormemezlıkten geldığımı sanarak
bana sınırlenısını dusunuyorum
sapıkca bır acı ıcımı kaplıyor
su bır turlu mutlu sonun gelmedığı
fılmlerdekı gıbı

yeşil gozler bana bakıyor
kısılıyor
maviye donusuyor
sonra sen oluyor

hayallerımde ben adımlarımı bıle goremezken
sen bembeyaz tenınle onumde duruyorsun
yağmurda sırılsıklam oluyorum
eriyorum
saclarımı karıstırıyorum
yere uzanıyorum
yağmur sel olmus her tarafımı kaplıyor
ayaklarından bana doğru akıyor
bir yıldırım kalbıme sokuluyor catırdayarak

set the controls for the heart of the sun - P.F

Ne yazmak için oturdum ne yazıyorum. David gilmour dan lets get metaphysical dinliyorum ama itunesda o sarkıya ulasırken gorduğum bır guns n roses yazısı bana november rain sarkısını anımsattı.

bu sarkı nedense benı cok etkılemıstır
slash ın o colun ortasında ıssız kılıse onunde sıyahlar ıcınde gıtarını umursamazca calması mı
duğun mu
melodi mi
use your illusionları hakkını vererek dınledımde her zaman bu kadar olağanustu ve hepsı de hıt olabılecek sarkıyı bu adamların nasıl uretebıldıklerıne hep sasmısımdır..
bır dığer parca da estranged..
boğazımda bıseyler duğumlenır..

Madde

Dünya beni içine çekmiş. Yutulmak üzereyken farkına varıyorum.

Ben "bu ne hal!" bedenim ve beynim.. Ne oldu sana
bunu bana yapmalarına nasıl izin verdim..
Gözlerimde yaş kalmamış kupkuruyum. Kalbim taş gibi gerçek benin yüzeye çıktığı çok küçük anlar dışında..
Midemi bulandırıyorsunuz insanlar. sizin telaşınız, sizin dünyevi dertleriniz, sizin üzüntüleriniz ve de hemen söyleyeyim oldukça önemsiz dertleriniz. Kendinize dert ettiğiniz için, bir çevreye tutunmaktan dolayı sahip olduğunuz dertleriniz..

Dünyayı algılamak aslında çok kolay ama bunun için çıplak olmayı özgür olmayı edinilen ve kazanıldığı sanılan herşeyden otomatik yada manuel herşeyden uzaklaşmak soyunmak. Geriye neyin kaldığına bir bakın göreceksiniz.

Toplum içine girdikçe toplumdan uzaklaşamıyor insan. Ayrılınca yalnızlık hissediyor, ayrılmazsa kendisine ait olmayan aptalca bambaşka insanların ve de artık kimin olduğunu kimsenin bilmediği bir hayatı yaşamak zorunda kalıyor. Kocaman bir tablo da yada koskocaman bir hayat portresinde bir nokta bile olamayacak kadar küçük bir noktada tüm dünyanın ve hayatın ağırlığını hissederek sürülen bir yaşam.

Aptal mıyım ben!

gerçeklere gözlerini daha ne kadar kapayabilirsin.
kopmalıyım koparmalıyım kendimi ve de hafızamı silmeliyim.. beni seni ve herşeyi yok etmeliyim ki mutlu ve özgür yepyeni gerçek ve bu hayatın kurallarına uyarak tam olarak inançla yaşayabileyim.
siliyorum..

1 Mart 2010

Yalnız

Bazen çok huzursuz olsam da öyle çok anlarım var ki yalnızlığı seviyorum.
Herkesten ve herşeyden uzak etkilenmeden etkilemeden sadece kendi kurallarım düşüncelerim kararlarım ve gördüklerimle yaşamak.
Bu çağda her ne kadar yalnız kalmak bilgiden üzerimize yağan haberlerden çevreden uzak kalmak zor olsa da bunu büyük ölçüde başarabildiğim uzun anlarım olduğunu düşünüyorum. Huzur dolu anlar.

Unutmayı çok seviyorum. Kafamı çevirdiğim anda aklımdan silinmesini ilgimi uzaklaştırdıklarımın çok ama çok seviyorum.
herkese göre donanımlar ilk başlarda unutmaktan çok mutlu değildim ama şimdi tadını çıkarıyorum.
bağımsızlaşıyorum, özgürleşiyorum.
bir gün tersini düşünene kadar bugün herşey çok güzel.