26 Aralık 2011

22 Aralık 2011

7 yıl mı 5 yıl mı

bu kadar aptal bi ülkede (dünyadaki diğer yerlerin de daha zekice olmadığından eminim) yaşamaktan dolayı nefret ediyorum. kendimi kapana sıkışmış hissediyorum. insan hırslarıyla dolmuş bir toplumun içinde olmak elimi kolumu bağlıyor. rekabet, hırs, açlık, açgözlülük, ezmeye çalışmak, geçmek, kazanmak, başarı bütün bu aptalca şeylerin etkin ve geçerli olduğu bir toplumun içinde yaşamak bana aşağılık geliyor ve ruhumu sıkan bir mengeneye sıkışmış gibi hissediyorum.. Bütün bu insansı düşük beyinli hisleri duyguları güdüleri benı hareket etmekten bıle soğutur hale getırıyor.. gaztelerde boy boy tartışmalar cumhurbaşkanlığı 7 yıl mı 5 yıl mı. hukumet bır plan yapıyor ıste abdullah gul ıner tayyıp cıkar sonra su olur bu olur hmm onun ıcın 7 yıl olmalı dıye bu sefer muhalefet dıyor kı 5 yıl olmalı. neden kuzum cunku tek amacları 5 yıl desınler 5 yıl olunca hukumetın planı bozulacak soora secım olacak tayyıp cıkarsa partı karıscak kaos olacak kaos ııdır o arada fırsatlar belırır cunku.. hukumet kendı cıkarında fırsat pesınde muhalefet kendı cıkarında fırsat pesınde. ınsan denen varlık dusunmeye degmeyecek kadar sefıl olabılır ama ya bu ulkeyı bu halkı burada yasayanları dusunmek ve bunların cıkarlarını gozetıp ortak bır sekılde bazı ıyılıklerı saglamaya calısmaya ne oldu. eer bunları dusunmeyeceksen sen nasıl bır ıırenc ınsansın kı yonetmeye talıp oluyorsun.. yada yonetımı elıne gecırıp de ınsanları ezıp mahvedıyorsan sen ne ıırenc ve ezıksın kı sana guvenıp soz guc verenlere donup de zalımlık yapıyorsun. hıc bı kapasıtesı olmadan yonetmye talıp olanlar, talep etmeyı iş gibi gorenler, zerre halkı vatanı mılletı dunyayı dusunmeden sadece kendısı ıcın lıder olanlar, guc sahıbı olduktan sonra adaletı ve herseyı unutanlar yada karsılastıkları sey karsısında basarısız olanlar hepınız asaılıksınız basaramayacaını gorup de buna raamen vazgecmeyen baska bır basarılı olacak olana yol acmayıp da basarısızlıında hınt kuması gıbıymıscesıne ısrar edenler ezıksınız. yalancı sahtekar ve ıırencsınız.. hırs nedır bunu anlayamıyorum. bu kadar basıt ınsanı bır duygunun kendısını ele gecırmesıne ızın veren bır ınsanla aynı ortamlarda bulunmak ruhumu zedelıyor. egoıst, narsıst, bencıl.. bunlar da aynı sekılde.. hem bencıl ve kendını ustun gorup hem de sosyal ve toplum ıcınde yasamaya calısan ahlaksız rezıl ınsanlar var sevmıyorum gorunce mıdem bulanıyor..

Çocuk

kendi çocuğum olsa ne düşünürüm bilmiyorum ama sanırım yine böyle düşünürüm derinlerde bir yerde ama davranışım klasik ana baba gibi olur sanırım.. demek istediğim çocuklarını ailelerin bir haltmış gibi görmeleri. dünyanın tek harikası sanki. hayır değil. üzgünüm ama o çocuktan bi halt olmayacak canlarım. kendi hayatınıza bakın siz de büyük ihtimalle ana babanız için dünyanın tek harikası idiniz. sizi yapmış olmakla çok gurur duyuyolardı eminim ama işte yaşadığınız hayatı size ben anlatmayayım siz dönün bakın. ve işte geldiğiniz nokta da ortada bi halt olmadınız. çocuğunuz da olmayacak. onun için çocuğunuzun yaptığı her boka gülümseyerek bakıp kendinizde bi pay bulmayın. hiçkimse birşey değil ve birşey olamayacak da. artı zaten birşey olmak da ne demek ki. patetik götü boklu doğmuş insanların arasında onların bakış açılarına göre bir şey olmaya çalışmak onların gözünde takdir edilmek. kim ister ki bunu hepten sikik bi zayıflık..

ölüm

hep korkulacak birşey gibi, bir son gibi lanse edilir de düşündüm de.. tek bir sefer deneyimleme imkanınız olan bir olay.. acaba çeşitleri arasında bir farklılık var mı... nasıl ölmek isterdiniz.. boğularak, yanarak, hastalıktan farkına varamadan, uyurken... gerçekten bilerek isteyerek severek merak ederek istediği şekli seçip düzenleyerek ölenler olamaz mı.. her intihar eden dünyadan bıktığı ve sıkıldığı veya dertlerle başedemediği için mi ölür. ya ölmeyi merak edip sonrasını merak edip bunun için ölmeyi seçenler varsa. yada bunu deneyimlemek istediği için ölenler.. ya ölümden sonrası daha keyifli daha güzel ve daha çekiciyse.. kim dünyada birilerini sevmiş tanımış yada işte dünyada birşeylere sahip olmuş da bunlardan ayrılacak diye umursar ki. hep vah vah çok yazıktır. ama bu hep sonuçta burada kalanın bakış açısıdır.. ölen belki de oh be neydi ya bu insanlar kurtuldum anasını satayım neymiş anammış babammış çocuğummuş arkadaşmış şuymuş buymuş ne yapışıp boğdular beni yaa ohh bee diyor da olabilir. bugün birilerini tanıyor olabiliriz de öbür dünyada birbirimizi tanımak isteyeceğimizi kim söyleyebilir ki.. kan bağın bile olsa tanımak istemeyebilirsin seni tanımak istemeyebilirler.. nedir kii.. çok standart düşünceler bu alanda biraz fakir gelişmemiş geliyor bana.. sonuçta bir müslüman allahın dediklerini yerine getiriyorsa onun için ölümden güzel birşey yokki. bu dünya onun için işkence sonrası hem kabir hayatı hem ahıret hem cennet ve sonsuza kadar hep zevk keyif ve mutluluk güzellik dolu.. kim ister ki bu dandik dünyada sıkıntı ve saçma sapan ilişkilerle yaşamayı aptal kaprisleri beyinsiz başkalarını çekmeyi onların hayatına penetre olmasına şahit olmayı..

18 Aralık 2011

Gerçekliği çarpıtma

Gerçek doğrulara ve yanlışlara oranla daha doğal olan birşeydir. Ben daha çok doğru yada yanlışları değil de gerçekleri gözönünde tutmayı severim. Ancak gerçekler de kendileri değişmez ve objektif olsalar da bakan beyne göre çok farklı görülebilir. Dolayısıyla her gerçek çarpıtılabilir. Yok olan şeyler varmış, var olan şeyler yokmuş gibi gösterilebilir.. Uzun yıllar sevdiğim bir laf vardır ki kime ait olduğundan tam emin değilim martin lutherden tutun bernard shaw a kadar çok insana ait olduğuna dair rivayetler var ama bernard shaw daha ağır basıyor. "Some men see things as they are and say why, I dream things that never were and say why not.." Gerçekler ve hayaller.. Herşey hayaller kadar gerçektir. Siz hayallerinizin ne kadar gerçek olduğuna inanıyorsunuz. Her türlü bilgiyi sünger gibi çekip bir yerde store ederseniz. Gün geldiğinde bu bilgi kırıntılarından noktaları birleştirerek bunları bilmeyenler ve yapamayanlar üzerinde kendi gerçeklik alanınızı oluşturabilirsiniz. Buna inandırıp o alanın baskısı doğrultusunda hareket etmelerini sağlayabilirsiniz. Hele bir de insanların zaten yönelmek istedikleri hayallerine dair gözlemleriniz varsa ve gerçeklerinizi bu yolun sonuna koyabilecek bir manipülatörseniz her türlü başarılı olmak için herşey hazır demektir. Genelde arkalarından insanları sürüklemiş herkes bu yeteneğe sahip..

17 Aralık 2011

When things explode

14 Aralık 2011

Not just a sound or a song

Başka hayatlarda, kalplerde, duygularda ve beyinde oluşup damıtılarak müziğe sözlere aktarılmış rafine bir şekilde insanın kendisine dolduğunu hissettiği bir enerji.. Vokaldeki tılsımlı tınılarla bir çok yaşanmışın yada hayal edilenin ışığı, asma kilitlerinin anahtarı..

Bazı sesler bazı müzikler var..

13 Aralık 2011

Açım

Karnım aç. Çok kahve içtim, uykum gelemiyor. Yemek yiyemiyorum. Güçsüz hissediyorum kendimi. Çok gerginim. Gevşeyemiyorum. İçimde bir yerlerde birşeyler titriyor. Başım ağrıyor. Korkuyorum. Korkularım beynimi dumura uğratmış vaziyette. Bütün bunların iyileşmez hastalıklar olduğunu düşünüyorum ve kendimi gün be gün tükettiğimi hissediyorum. Bir süre sonra ya açlıktan, stresten, umutsuzluktan, korkudan işte bunlardan birinden yada hepsinden öleceğimi zannediyorum. Bedenim ufaktan kaldıramayıp eziliyor sanki..

9 Aralık 2011

sessizlik

Sessizlik.. Sakinleşmek için arkama yaslanıyorum.. Gözlerim kapalı. Karanlık var önümde etrafımda Zihnimi yavaşlatmak için bekliyorum. Sakinleşiyor herşey. Kalp atışlarım, kanın dolaşımı, düşüncelerim Birer birer yok oluyor düşünceler. Aralarına boşluklar doluşuyor. Giderek artan boşluklar. Her boşlukta bir huzur kaplıyor içimi.. Ah ne çok isterdim ama ne mümkün. Gerçekte olan ise tam ve katmerli tersi. Durduramıyorum kendimi. Boğulmanın da ötesine geçtim. Nefessiz ama nefes alamamanın acısını katlanarak hissettiğim bir şekilde devam ediyorum. Kocaman bir hiçlik ve boşluğun içinde oradan oraya savruluyorum. Çıldırmakla delirmek arasında bir yerdeyim hissedebiliyorum. Korkularımın hepsi açığa çıkmış vaziyette, bütün isteksizliklerim görünür durumda. Ayaklarım hep geriye hep geriye doğru gidiyor. Delirmek istemediğim için kendimi zorlayarak ileri fırlattığım her an da yere düşerken hissedeceğim acı bile çok uzun sürmüyor. gelip geçiveriyor ve sonrası tam bir hissizlik anı. Tamamen hissiz ve duygusuzum artık. Hiçbir şeye anlam veremiyorum. O kadar yabancılaştım ki gerçeklerden. Yok gibiler. Hiçbir şey yok artık. Etrafıma bakıyorum. Hareket eden gördüğüm herşey beni azami derecede şaşırtıyor. Nereden geliyor bu ivme bunu nasıl üretiyorlar. Neyi neden niçin yapıyorlar. Artık titremelerimi de serbest bıraktım. Yılların gerginliğini de boşalttım. Olacaktan kaçış yoksa neden gelsin de görmeyeyim ki bir an önce. Aptallıktan o kadar nefret ettim ki. Herşey artık beni rahatsız ediyor. Herşey aptal gibi geliyor. Bütün bu platformu anlamlı kılan halıyı altından çektim galiba. Çok anlamsız.

2 Aralık 2011

34

çok sade bir şekilde 34..

Ben Borsa ve Global Ekonomik Kriz

Evet hafta başında hadi biraz ciddileşelim diyerek yazdığım yazıda uzun vadeli bir projeksiyonda apple hisselerini (son kapanışı $362) satmak için iyi bir vakit olduğunu söylemiştim. Ve tabii ki ne oldu doğal olarak(!) ertesi gün tüm dünyada borsalar açıldıklarından beridir tavan tavan gidiyorlar. Apple hisseleri neredeyse %10 değer kazandı (şu an $390) 5 günde ve borsalar da %15 lere varan puan artışları oldu. Neredeyse avrupadaki Euro krizi bitip çözüme ulaşıyordu. Dünyanın bütün merkez bankaları (Amerika, ingiltere, almanya, ab, japonya vs..) elbirliği yapmaya karar verdiler.. Bu kadar etkili bir yazı olacağını düşünmemiştim..