22 Aralık 2011

ölüm

hep korkulacak birşey gibi, bir son gibi lanse edilir de düşündüm de.. tek bir sefer deneyimleme imkanınız olan bir olay.. acaba çeşitleri arasında bir farklılık var mı... nasıl ölmek isterdiniz.. boğularak, yanarak, hastalıktan farkına varamadan, uyurken... gerçekten bilerek isteyerek severek merak ederek istediği şekli seçip düzenleyerek ölenler olamaz mı.. her intihar eden dünyadan bıktığı ve sıkıldığı veya dertlerle başedemediği için mi ölür. ya ölmeyi merak edip sonrasını merak edip bunun için ölmeyi seçenler varsa. yada bunu deneyimlemek istediği için ölenler.. ya ölümden sonrası daha keyifli daha güzel ve daha çekiciyse.. kim dünyada birilerini sevmiş tanımış yada işte dünyada birşeylere sahip olmuş da bunlardan ayrılacak diye umursar ki. hep vah vah çok yazıktır. ama bu hep sonuçta burada kalanın bakış açısıdır.. ölen belki de oh be neydi ya bu insanlar kurtuldum anasını satayım neymiş anammış babammış çocuğummuş arkadaşmış şuymuş buymuş ne yapışıp boğdular beni yaa ohh bee diyor da olabilir. bugün birilerini tanıyor olabiliriz de öbür dünyada birbirimizi tanımak isteyeceğimizi kim söyleyebilir ki.. kan bağın bile olsa tanımak istemeyebilirsin seni tanımak istemeyebilirler.. nedir kii.. çok standart düşünceler bu alanda biraz fakir gelişmemiş geliyor bana.. sonuçta bir müslüman allahın dediklerini yerine getiriyorsa onun için ölümden güzel birşey yokki. bu dünya onun için işkence sonrası hem kabir hayatı hem ahıret hem cennet ve sonsuza kadar hep zevk keyif ve mutluluk güzellik dolu.. kim ister ki bu dandik dünyada sıkıntı ve saçma sapan ilişkilerle yaşamayı aptal kaprisleri beyinsiz başkalarını çekmeyi onların hayatına penetre olmasına şahit olmayı..

Hiç yorum yok: