29 Nisan 2010

Huzur

Hayal ediyorsun. Sessiz uçsuz bucaksız uzanan kırların ormanlık, ağaç kümeciklerinin kenarında bitiyor.. Hafif inişli çıkışlı tepelerin üzerinde dolaşan mutlu köpeklerin kedilerin tavşanların oradan oraya koşturuyor.. Ormanın ayrı huzuru, kırlarının ayrı huzurunu hayal ediyorsun..


Geniş verandasıyla çevrilmiş evinin yorgun yaşlı ahşabında dillendiremeyeceğin bir bambaşka huzuru hissedebiliyorsun.. Gözlerin bahçene takılıyor.. Domateslerin kırmızı kırmızı yeşil yaprakların arasından sana bakıyor dallarını aşağı çekerek. Fasulyelerini bağladığın sırıklar muntazam bir şekilde uzanıyor göz alabildiğince.. onları dikerken hissettiğin huzuru düşünüyorsun ve şimdi büyüyüp olgunlaşıp sana lezzet olarak dönecekleri zamanki huzuru hayal ediyorsun. beline kadar gelen sivri biberler ve hemen yanlarında yerden bitme çilek ve karpuzlar.. kuzular eksik diye düşünüyorsun ve hemen arkandan bir ses burdayım diyor.

keyifle verandanda batmakta olan güneşi seyrederek koltuğunda kaykılıyorsun.. huzurla iç çekerek elmandan bir ısırık daha alıyorsun gürültülü bir şekilde sularını ağzından taşırarak mutlulukla çiğniyorsun..

doğanın sesleri ve insanın sessizliği huzuru sağlayan bu. başkalarının varlığına ihtiyaç duyabilirsin ama mutlaka huzurunu bozarlar hiç düşünmediğin hiç duymayacağın hiç seni ilgilendirmeyen kendi yada çevrelerindeki binlerce bilgi problem ve gereksiz sorunu sana taşırlar üzerine yığarlar ve sen artık bunu kaldıramaz bir şekilde yere yığılmak üzere kan beynine sıçramış çaresiz ve öfke içindeyken bir de hadi hadi diye itelerler seni.. yardım beklersin üstündekileri hızla silkinip atmadan önce anlayış beklersin biraz daha dayanayım şimdi duyacak şimdi anlayacak dersin ama nerde..

yeter deyip herşeyi oracığa savurup çekip gittiğinde ise utanmadan şaşırıp arkndan bakarlar ve şimdi bu neden böyle yaptı ki diye düşünüp omuz silkip yeni bir kurban bulmak için etraflarına bakınırlar.. sen tarih olursun, ama önemli olan benim huzuru bulmam..

huzur bana geliyor, gerisini boşvermişim yahu..

23 Nisan 2010

40 Yıl geçmiş dile kolay..

Bir nevi üvey kardeşim şimdi 40 yaşına gelmiş.. "Hakikat"ten "Türkiye"ye oradan dev bir holdinge giderken bir şirketin büyümesine tanıklık etmek değişik zamanlarda değişik yerlerinde zaman zaman takılmak ve şimdi geriye dönüp bakmak.. Babamın bazı arkadaşlarının artık olmadığını görmek ve belki 20 sene sonra hiçbirinin kalmadığını görecek olmak. değişik duygular. bir şeyin büyümesi için verilen emeklere fedakarlıklara şahit olmak.. Bu dünyadaki en mükemmel insanı Enver abiyi tanımış olmak.. çok güzel ve heyecanlı günlermiş..

yokluk içinde bir ülkede amatör insanların çabalarıyla bir gazete kurmak ve yıllar içinde Allahın izniyle tiraj rekorları kırmak 1 milyonun üzerinde gazete satmak.. Bir ülkenin değişiminde katkı sahibi olmak.. Yüzbinleri etkilemek.. maşallah..

21 Nisan 2010

When I am through with you, There won't be anything left.

9 Nisan 2010

08 Nisan 2010 Courtney Pine @ Babylon

Yıllar öncesinin Chico Freemaninden sonra cazz a ikinci maruz kalışım. Babylon cazzz dinlemek için bence uygun bir mekan değil.

Ama maksat aktivite olsun, canlı birşeyler dinlemek olsun. Zaten müzik dediğin nedir ki hakkıyla dinlesen ne olur ki diyorum ve babylon kombine bilet cıkarsın istiyorum..

8 Nisan 2010

44 ve son..

Beni neden bu kadar etkiledi bir ölüm bilemiyorum. Arkadaşlarımın yakınları ölünce falan biraz üzülüyorum onları ve hissettiklerini hayal ediyorum bu beni etkiliyor ama hiç böyle etkilenmemiştim. Görüştüğüm yada bildiğim en azından çok seneler öncesi hariç bir insan da değil.


Kaç sene olmuştu tanıdığımda.. 12 belki de 15 tam anımsayamıyorum. 16 yaşında olabilirim yada 17 bir yaz tatili ve ben tatil yapmazdım. gider holdingde bir yerlerde çalışırdım. yine böyle bir durumda karşılaşmıştım. Belki de etkilenmemin sebebi benim şu andaki yaşlarımda olması olabilir tanıdığım zamanda.. Çok fazla konuşmamışımdır da.. Ama net hatırladığım bir şey vardı. Arkadaşlarını ikna edip istanbulun bugün şehir merkezi sayılan yerlerinden o zaman için dağın başı denebilirdi arsa almaya çalışırdı. 10 15 sene sonra değerleneceğinden dem vururdu. Türkiyenin en başarılı 3 üniversitesinden mezun çılgın zeka dolu bi adamdı.. şimdi düşündükçe hayallerini isteklerini bugün benim yaşadıklarımla eşleyerek o gününü anlayabiliyorum. sanırım bu etkiliyor beni. herhalde evliydi belki de çocukları da vardı ve bir gün 44 yaşında bir kalp krizi bir ameliyat ve orada son.. daha çok daha ilerisini hala düşündüğümüz düşüneceğimiz bir anda hayata veda. ne kadar zeki de olsan ne olursan olsan neler yaşamayı planlasan istesen ve bunlara birer birer sahip olmaya başlasan da seni dinlemeden ansızın gelebilen ölüm..

bazen 18 yaşında bir otobüste otururken bir molotof kokteyliyle de seni bulabiliyor.

dünyaya yapışmak, istemek hayal etmek.. garip duygular içindeyim. gerçeğe çok yakınmışım gibi hissediyorum..

4 Nisan 2010

03 Nisan 2010 IAMX @ Babylon


Beklediğimi bulamadığım bir konser oldu. Belki zihnen ve bedenen çok modda olmadığımdan da olabilir. Chris de ööle aşırılıkları törpülenmiş bir moddaydı. Sahnede bir hareket olmadı. Ses arada saçmalasa da fena değildi. İnsanlar IAMX i baya öörenmişler eşlik etme durumu yaygındı. Yine de değişiklik oldu. Özlemişim dışarda takılmayı mekanlara gitmeyi.. Alkolsüz de olsa olabiliri gördüm sanırım daha fazla yapıcam bunlardan..


2 Nisan 2010

Boşluk

İçimde doldurulamayacak bir boşluk hissediyorum yıllardır. Her geçen gün büyüyerek bugünlere geldi. O kadar büyük o kadar uçsuz bucaksız ki.. Diye düşünürken aslında öyle olmadığını farkettim. Bu bir ilüzyon.. Nerede olduğumu farkedemiyorum sadece yada o kadar kör olmuşum ki içinde bulunduğum o harika yerin nasıl birşey olduğunu unutmuşum. Zifiri karanlıkta hiçbir şey göremez ve hiçbir yere kıpırdayamazsınız ve işte o zaman kocaman bir boşluğa düştüğümü zannetmemden doğal ne olabilir. Arada huzursuzlanmalarımda elime birşeyler çarpınca acaba olsam da karanlık beni korkutuyor ve tüketiyor.

Ama Allahtan kör değilim sadece gözlerim kapalı.. Açabilirim. Açacağım..
Tersi için ancak aptal olmalıyım..


Pacific

Spielberg, Tom Hanks ikilisi savaşa olan takıntılarını sürdürmeye devam ediyorlar bu kaçıncı proje 4 mü oldu.. Her neyse olay bu değil.. seyrettikçe bir garip oluyorum. Savaş.. İnsanların birbirlerini öldürmesi. Pasifiğin ortasında bir adada hiç karşılaşmamış etmemiş insanların birbirlerinin üzerine kurşun yağdırması. Saniyede bilmem kaç insanın ölmesi. 19 20 yaşlarında daha hayatına başlamamış insanların ölüp gitmesi. Onbinlerce yüzbinlerce ölü insan. Ölmek..


Ne kadar garip doğuyorsun büyüyorsun çocuk ve ergen oluyorsun ve zaman geçtikçe hırsların yüzünden isteklerin ve hedeflerin yüzünden başka insanların canını yakıyorsun hatta öldürüyorsun. Bunu kendini koruma adına yapıyorsun yada kendini öyle kandırıyorsun. Garip..
Vahşice ve iğrenç birşey savaş ne kadar manasız birşey. İnsanların birbirlerine üstünlük kurmaya çalışması bunun için kendilerinde zalimliğe hak görmeleri.

Sevmek, ve sevilmek neden buna ulaşmaya çalışmaz insan. Neden egosunun peşinde koşar. Neden yüksek standartlar peşinde koşar. Neden daha yukarı bakar.
Ah anlayamıyorum. Kendimi de anlayamıyorum.

Parenthood

Bir süredir fikir olarak aklımda dolanan kalabalık bir aile filminin dizi versiyonu. Seviyorum böyle bissürü karakterli, dengeli ve güzel yazılmış diyaloglu dizileri. oynayanlar da başarılı olaylar da başarılı.. Belki bir gün filmimi de çekebilirim. Seyrettikçe yapılması gereken bir proje olduğunu düşünüyorum.