16 Ekim 2011

Çok soğuk

Uhm hava birden amma soğudu böyle.. Üşüyorum.
Geçen bir arkadaşımla muhabbet ederken ne lan üşüyomusun dedi. Bende nazar değdirdiniz artık üşüyorum valla dedim. sonra düşündüm yahu ben neden üşüyorum cidden..
Sonra kafama dank etti insan bir deri bir kemik kalınca üşür tabe. Demek ki o yağ tabakası deli gibi soğuğu hissetmememi sağlıyormuş.

Titriyorum.. brr.. bu sene kışı hiç sevmicem sanırım. Kalın ve ağır şeyleri giyinmeyi sevmiyorum ve şimdi artık üşüyorum.. yazzz neredesin geri geel..

12 Ekim 2011

Soğuk

Havalar soğudu.. Neredeyse artık ben bile üşüyorum hatta çenem titriyor. Ve artık dışarının soğukluğu ile bazı insanların içimi üşüten varlıkları çakışmıyor.

Bazı insanlar var hiç tanımadığım, bazı insanlar var bir şekilde tanıdığım, bu bazı insanların içinde bazı insanlar işte içimi üşütüyor. Yanlarındayken, yanlarından ayrılıp çoktan unutmama rağmen bile yavaş yavaş içeriden soğutuyorlar. Üşümeye başlıyorum. Ruhumu sıkıntı kaplıyor. Acı çekiyorum bariz. Yeniden kendimi toplamam bazen bir kaç günü bulabiliyor. Nedenini bunun çözemedim. Sanırım beynimde bir sorun oluştu. Hazzetmediğim davranışlar gördüğünde uyarmak için böyle garip yöntemler deniyor.

Bir de bunun tam tersi insanlar var. Yüzümü güldüren. İçimi ısıtan. Hep karanlık bulutlarla kaplı bir içle yaşadığım hissiyle dolandığım şu dünyada içime bahar getiren ve parlak güneş ışınlarını içimin yemyeşil çimenlerinde dansettiren bunu ortaya çıkaran.

Sorgusuz sualsiz içimdeki tüm sevgiyi tüm olumlu yönelişi tüm ne kadar güzellik varsa vermek istediğim insanlar. Bu güzelliğin lezzetini uzun tutmak için hep yanında olmak istediğim insanlar. Düşünmeyi bırakıp saf bir şekilde içimde kocaman bir gülümsemeyle sadece onlarla orada hep var olmaktan haz alınan insanlar.

İçimi soğutan insanların etkisini bir şekilde atlatabiliyorum. Yaralar her zaman kapanabiliyor hem de öyle çok uzun da sürmüyor. Ama hayal kırıklıkları öyle değil.

Bu hayatla başedebildiğimi, yaşamak denen bu ince çizgi üzerinde tökezlemeden yürüyebildiğimi sanmıyorum. Çok başarısızım. Yaşamayı malesef beceremedim ve beceremiyorum. delirdimmi acaba.. ne noktadayım merak etmıyor degılım.. insanların arasında uçamayan bir superman..


9 Ekim 2011

On the Night

Geçen aklıma düştü.. dire straits..
Caz-rock mı desem folk rock mı rock orkestrası mı
hepsi mi.. ama kesinlikle ilk dinlediğim o doksanlı yıllardan beri hayran olduğum bu müzikler birden aklıma düştü dinlemeyeli yıllar olmuş. sonra bir arkadaşın arabasında karşıma çıktılar ve albümlerini bulup dinlemem gerektiğini farkettim.

on the night. live.. şarkı falan değil bunlar müzik, sanat. enstrümanlar bu kadar güzel çalınır ve bir müzik bu kadar keyif verir.. arada giren o sürtünme kuvveti yüksek kadife ses..

calling elvis..

8 Ekim 2011

Doğru yazılara güzel tesbitlere ihtiyacımız var işte bu bir tanesi de Emre Aközden geliyor.. yazının linki

Buraya da alıntılıyorum..


Eğer bugün hayatınızın son günü olsaydı...

Ünlülerin ölümü karşısında fevkalade hassaslaşan insanlar vardır. Bırakın yerlileri, yabancı bir ünlünün dahi ölümüne ağlayanlar gördüm.
Onlardan değilim. Tanışmadığım, az da olsa birlikte zaman geçirmediğim, empati kurmadığım bir ünlünün öteki dünyaya göçmesi beni pek sarsmaz.
Ancak Apple'ı Apple yapan Steve Jobs'un (d. 1955) ölümüne üzülmedim desem, yalan olur.
Evet, Jobs'la da tanışmadım ama 'iPhone' aracılığıyla, sürekli yanı başımda duruyor gibiydi.
Belki de üniversite diploması olmadığı için Jobs, "mühendis zihniyetindenayrılıyordu.
***
Mühendisler harika işlere imza atarak hayatımızı kolaylaştırırlar. Ancak birçoğu, kendi alışkanlıklarımızı terk ederek, onların akıl yürütme biçimine uymamızı ister.
Ben o farkı, ilk kez bir Renault otomobile sahip olduğumda anlamıştım. Bagajdaki hemen hemen hiçbir şey beklediğim yerde değildi.
Bu durumdan yakındığımda, bir arkadaşım, "Fransız mühendisler böyledir, bizden ille de onlara ayak uydurmamızı isterlerdemişti.
Bunun üzerine ekstra bir çabayla, arabanın bagajına değişik bir gözle bakmaya başlamış ve bir süre sonra adamların mantığını keşfetmiştim. Başlangıcı zor ama gerisi kolaydı.
***
Steve Jobs'un aklı ise onlar gibi çalışmıyordu: Çığır açan ürünlerini sunarken, bizden alışkanlıklarımızı, beklentilerimizi, önyargılarımızı kökten değiştirmemizi talep etmiyordu.
Yani, "Bak harika bir ürün sunuyorum ama sen de inatçılık etme, ona uyum sağlademiyordu.
Bir süre uzak durduğum iPhone'u kullanmaya başladığımda anlamıştım bunu... Sanki bir judocuyla karşı karşıyaydım: Merakımı, aceleciliğimi ve bilhassa doğal tembelliğimi bana karşı kullanıyordu bu hınzır.
Piyasanın makro talebini değil, bireyin mikro arzusunu karşılıyordu Jobs'un ortaya attığı konsept.
İnsan ile makine arasındaki kategorik ayrımı cep telefonu düzeyinde kaldırıyor, bizi tereyağından kıl çekercesine dijital âlemin içine sokuyordu.
***
Çağımızın en yaratıcı insanlarından biri olan Jobs'u, biraz daha iyi anlamak için, ölüm karşısındaki tavrına da değinmek zorundayız...
Stanford Üniversitesi'nin 2005 mezuniyet gününde yaptığı konuşmada, yaşam ve ölüm diyalektiğini muhteşem bir biçimde anlatmıştı:
17 yaşındayken bir özlü söz çarpar Jobs'u: "Eğer her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, ileride bir gün kesinlikle haklı çıkacaksın." İşte bu söz çok etkiler Jobs'u... O kadar ki hayatı boyunca her sabah aynaya baktığında kendi kendine şöyle mırıldanır:
"Eğer bugün hayatımın son günü olsaydı, şu anda yapmaya hazırlandığım şeyleri yine de yapar mıydım?Bu soruya verdiği "Hayır, yapmazdım" cevabı artmaya başladığında, artık bir şeyleri değiştirmesi gerektiğini anlar... Ve değiştirir!
***
Öleceğini bilmek, bunu derinden hissetmek, Steve Jobs'un bazen çok önemliymiş gibi gelen tali kaygıları bir yana bırakmasına ve gerçekten önemli olan şeylere odaklanmasına yol açar.
"Ölüm, hayatın en büyük icadıdemişti o gün Jobs; "Hayat kendini ölüm sayesinde yeniliyor. Eskiyi temizleyerek yeniye yer açıyor."Sonra da öğrencilere bakmıştı: "Şimdi yeni olan sizsiniz. Ama çok da uzak olmayan bir gelecekte, eskiyip yok olacaksınız. Böyle dramatik laflar ettiğim için kusura bakmayın ama gerçek tam da bu!"
Yaratıcılıkta bu kadar ileriye gitmiş bir insanın, hücrelerine yerleşmiş ölümle böylesine barışık olması...
Bilgelik dedikleri bu olsa gerek!

7 Ekim 2011

Son kahveyi içmeyecektim..

Gece bu kadar geç vakitt içmeme kararı almıştım kahve.. Yine karar alıp hemen daha vakit geçirmeden tam tersini yaptım. Bu huyumdan nefret ediyorum.. İçimde gerzek bir anarşist var ama ulan salak niye kendi koyduğun kurallara karşı geliyosun.. Uykum yok şimdi.. uyuyamıyacağım sonra geç yatacağım geç kalkacağım ve sıkıntılar o huzurlu uykular derinlerde görülen uyanıldığında ağızda gülümseme tadı bırakan rüyaları göremez olacağım. 15 dakikada bir uyandığım yüzeysel huzursuz rüyalar gelecek. Yorgunluktan öleceğim toplamda 2-3 saatten fazla uyuyamayacağım.. Off bu döngüden sıkıldım.

Steve Jobs öldü..

Ölüm var o öldü.. biz devam ediyoruz. 5 10 milyar dolar değerde aldığı bir şirketi 400 milyar dolar değere taşıdı. Son açıklamasında şirket kasasında 70 milyar dolarları olduğunu söylemişti. Bugün daha fazladır belki.. Tüm dünyanın ve insanların çoğunun hayatında değişikliklere yol açan işler yaptı ürünler tasarladı üretti sattı. Herkesin hayatını değiştirdi. Algıları, kültürleri etkiledi. Çok insanın sempati duyduğu bir adamdı. ve bir gün öldü.. Birgün ben de öleceğim.. Bu hayata nasıl gelmeyi secmediysem öldükten sonra bilemediğim bir hayata gideceğim. Ve orada sonsuz hayat devam edecek. Dikkat etmek lazım. Nesin sen dünya. göz açıp kapayana kadar geçip gidiyorsun işte.. Ya sonra. İşte orada yanlış tercih yapanlar.. Allahım aklımı koru doğru yoldan şaşırtma beni..

Beyaz

Temizliğin ve saflığın sembolu.. Oysa ben kolay kirlenebilirliğin simgesi lekeleri belirginleştiren olarak görüyorum. Kirletmeyeyim diye enerjinizi emendir beyaz. Mutlaka da kirlenir. Bütün beyazlar yalandır. Hiç kullanılmamışsa o hariç tabi Geri kalan sadece algıdır. Aslında lekelidir hepsi. Bir nevi sinsi, bir nevi sahte bir nevi maskeli.. Siyah oysa dürüsttür. Hatta kendisine karşı acımasızdır. Siyahtan en kötüsünü beklersiniz. Olduğundan daha fazla kötülüğü beklersiniz.. Daha kötü manasında bir sürpriz yoktur siyahta.. Sonuç olarak beyaz kolay lekelenir ve lekeyi gösterir. İstemem ben..