16 Ağustos 2004

Tavana Bakarken

Sarı otoban ısıkları giderek daha hızlı göz kırpmaya baslamıstı. Bir an gözü hız göstergesine kaydı. Hayret hiç 150 ye çıktığının farkına varmamıstı. Aslında araba kullandığının da farkında değildi ya. Ön cama vuran yağmur damlalarının sesi sileceklerin o monoton sesinin arasında eriyordu. Aşınmış lastıklı bir silecek kadar iğrenç bir seyin olmadığını düsündü. Önünü görmeye çalısmak için dikkatini yola verdi. Aptal silecekler silmekten çok önünü görmesini engelliyordu.

Bu monoton ses onu bir çesit hipnotize ediyor düsüncelere dalmasına sebep oluyordu. Düsündü oysa evde yatarken sessizlikte insan hemen yanıbasında saatin tik tak larını duyunca hiç böyle olmazdı. Uykusu varsa bile kaçar bütün gece cinnet geçirmeye ramak kala saati duvara fırlatıp kurtulurdu. Ama simdi bu silecek sesi onu uyuşuturabiliyordu. Bunlar aynı seylar değil miydi acaba. Hah saçmalıyordu gene

Yağmuru düsündü ne kadar hızlı yağıyordu yola çıkarken. Kaldırımda gördüğü kedi cin çarpmıs kadar hızlı kosarak kendini bir arabanın altına atmıstı. Üzerinde tüylerle sokakta dolasmak nası birseydi acaba.. amaaan merak edilecek baska sey kalmamıstı sankı. Acaba hangi kedi oturup bir yerde üzerimde kısa kollu giysi ve sandaletlerle yağmura yakalanmak nasıl birseydir diye düsünmüstür ki.

Gök yüzüne doğru baktı birsey göremedi.
Arabayı sağa yanastırdı. Yağmurun altına çıktı etrafndan tek tük de olsa arabalar geçiyordu.

1 yorum:

Vatansız Kral dedi ki...

simdi ben baslıklarımı genelde o anda içinde bulunduğum duruma göre koyarım gözümün onundeki birseyden secerim hatta konuyla bir ilgisi olmaz genelde sonradan düzeltmezsem..

bu yolculuk ise bir durumdur zihninizde canlandırabiliyorsanız sarı ısıklarla baslayın ve sonra o yağmurda arada o düsünceleri düsünerek araba kullanıp sonra arabadan inin ve etrafınızdan tek tük arabalar geçsin... gerisini de siz yaşayın ben oraya kadar yönlendirebilirim