10 Kasım 2008

her gün biraz daha..

Yavaş yavaş çekiniyorum yada bazen olduğu gibi çekiliyorum.
Sessizce değişim.. İsteklerim beliriyor beni ikna ediyor.

Jane'i gördüm. Özlemişim. Onun hayatından kesitleri dinlemek o anlarda ona karışmak beni yok edip ondan yaşamak, benim hayatıma şok tedavi gibi oluyor bir süre daha hayata döndürüyor. Bazen şanslıyım diyorum böyle 2 insan seviyorum diye bazen de çilemi mi uzatıyor bu durum sadece acaba diyorum.

Kararsız.

Bir kitap okuyorum. Ve şimdiye kadar gördüğüm en hoşuma giden başlangıç cümlesine sahip. "Kızıl saçlı adamı öldürdükten sonra Parson sokağında oturmuş çayımı yudumluyorum."

Düşünceler keyif vermemeye başladığında hep farkettiğim fantezinin tükendiği ve sorunlara yöneldiğim oluyor. Ama rüyalarım daha doğrusu yarı uyanık bilinç kaymalarım. Bilmiyorum rüya başka birşey bunlar daha değişik. Sanki..

Tamam artık..

Hiç yorum yok: