7 Eylül 2007

Alkış

askerden beri uçağa binmemiştim. geçenlerde binince anımsadım. rötarlı olmasının dışında problemsiz bir yolculuktu ve indiğimizde o saçma ses beni bir anda irkiltti. alkışlar. bunu çok salakça buluyorum ve tiksiniyorum. gerçekten tehlike dolu hava boşluklurında sarsılınılan bir yolculuk sonrasında inildiğinde birazcık anlamlı bulabilirim bu alkışlama olayını ama ortada hiçbirşey yokken alkış işte bu beni güldürüyor.
o kadar herşeyde bir duygu bir heyecan bir tehlike bir dikkat çekme ihtiyacında olduğumuzu milletce yada kendimi katmayayım bu türklerin öyle olduğunu ortaya koyuyorki.
hep böyledir ve nefret ederim. zihnimi yorar ve tiksindirir.
araba alırız o en iyisidir
çocuğumuz olur en kralıdır
hayatımız herşeyden önemlidir

aldığı bir fordun neredeyse mersedesten iyi yanlarını ortaya koyan insanlar tanımışımdır. ne kadar aptallık
boş bomboş hayatlar bırak mersedesin olsa bu iyi olsa neye yarar ki

ölümü düşünmeye devam ediyorum
john grisham etkiledi beni yazdığı belgesel dava ile.. the innocent man

alkışlayın
duygularınızı hareketlendirin
komikler

bir de kurallar ve şablon insanları vardır bunlarla alay eden ve uygulamayan insanlardan raatsızlık duyar ve bu kendilerine çizdikleri güven alanlarının yıkılmasından endişe duyup sıkı sıkıya yapışırlar zavallılar
maddeye sarılmak
hayata sarılmak ne anlamı var ki
bir gün o kurallar senin aleyhine bir yanlışta senin hayatının 30 yılını çizip atabilir.
düşünmeden algılamadan sorgulamadan gerçeklere ulaşmaya çalışmadan anlamsız yaşam insancıkları
iyyh

Hiç yorum yok: