19 Mayıs 2008

Yalnızlık

Yalnızım ama seçimle.. biliyorum ki kalabalıkta bulunmanın rahattsız ediciliği beni buna itiyor yoksa aslında farkettiğim ve şaşırdığım şu ki asosyal değilim ben.. garip yanlış değerlendirmişim kendimi.. hep aynı insanlarla görüşüp benzer şeyleri özellikle de geçmişe ait şeyleri dinlemekten çok fazla sıkıldığımı anladım geçenlerde..

geçmiş aradan yıllar geçtikten sonra bir kere anıldığında keyif verebiliyor ama bir süre sonra geçmişini hep anan insanlardan kaçasım geliyor. yeni birşey ekleyemeyen yaşayamayan günü dünden kötü insanlar..

o kadar çoklar ki..

resim çekmeti de anlamaya başladım en azından onların güdülerini.. efsaneleşme ihtiyacı.. özellikle aileler.. her küçük sosyal topluluk kendi içinde efsaneler oluşturmaya çalışıyor.. bunu ne kadar daha dış çemberlerin içindekileri kapsayacak uzaklıklara götürebilir ve yayabilirse bir insan o denli egosu tatmin ve keyiften uçmuş oluyor patetik bir mutluluk yani..

ünlüler var ama çemberler daralıyor ve her katmanında ünlelri var ve aslında en küçük çekirdee kadar herkes ünlü. ah ne güzel bir psikoloji. dünya çapında ünlü değilsen ülke çapında olursun onu olamazsan şehir olmadı semt, o da mı olmadı iş çevrende, branşında okulunda mahallende apartmanında evinde ailende karına karşı çocuklarına karşı en küçük müsün güç ün paralel birinden biri yada her ikisi ama mutlaka kendini iyi hissedeceğin üzerinden kendini iyi hissedeceğin bir şey bulursun. bir köpek bir kedi karınca?

bilmiyorum ben buna dahil olamıyorum. oyuna katılabilmeyi isterdim herşey daha az karmaşık ve keyifli olabilirdi ama oyunun oyun olduğunu bildiğinizde keyfi kalmıyor..
yazık bana..

Hiç yorum yok: