19 Eylül 2010

Korkuyorum

Bir süredir düşünüyorum tam olarak kendimi ve davranışlarımı analiz etmeye çalışıyorum. Elbette evet oyu kullanmamın büyük bir sebebi; devletçi ulusalcı ve yıllarca müslümanlara hayatı zor etmiş, bu kitleye - Türkiyede çoğunluk olan bu kitleye - bastırarak yıldırarak zorla, zulumle eziyet çektiren, kenara ve köşeye atıp inançlarıyla değerleriyle dalga geçip aşağılayan, inancına göre yaşamasına ve herkesle aynı eşit haklara sahip olmasına karşı çıkan, gaddar zihniyetin hakimiyetinin kırılması ve Türkiyeyi elinde tutan kurumlara çok sesliliğin ve değişik fikir ve görüşte insanların da girebilmesinin sağlanması. Dolayısıyla da buralardan çıkan kararların herhangi bir görüşe düşünceye ideolojiye ait olamaması. Olması gereken ve adil kararların yönetimlerin var olması ve demokrasinin gelmesi. Tam bu dediğim hemen olmaz ama hali hazırdaki o zalim insanlar en azından güçlerini kaybederler bu adımla başlamakta fayda vardır.

Ancak bir diğer husus da korkum. Nazlı Ilıcak'ın yazısı aslında tam o korkumu dile getiriyor. Bugün "kıyı" şeridinin korkuları var da benim gibi evet vermiş insanların korkuları yok mu?. Var ve diğerlerinden çok daha somut ve korkulması gereken bir korku. Yazıdan korkumu anlatan bir bölüm..

"...Düşündüm de, ben de korkuyorum. Oyunu bile atmayı beceremeyenlerin iktidara gelip ekonomiyi alt üst etmesinden, aynı Ecevit'in başbakanlığı döneminde yaşadığımız günlere geri dönmekten korkuyorum. Birinin "ak" dediğine, diğerinin"kara" diyeceği koalisyonlardan korkuyorum. Bu kadar dinamik bir başbakan yerine, yürüdü, yürüyemedi, düştü düşecek havasında birilerinin başımıza geçeceğinden korkuyorum. Enflasyonun tavan yapmasından, Türkiye'nin fakirleşmesinden, Ergenekoncuların serbest kalıp, Andıçlarla insanları karalamasından, darbecilerin yeniden palazlanmasından korkuyorum..."


Bugün de fakir insanlar var ve herşey mükemmel değil ancak yarın o beceriksiz ve yıllardır iktidar olamadığı için açlıktan midelerine kramp giren o kadrolar arsızca ve amansızca bu ülkeye dişlerini geçirip acımadan talan edecekler diye korkuyorum. Bugün fakir olan fakir olarak kalacak ama bugün biraz yaşama umudu olan geçinebilen yada zenginleşmeye başlayan insanlar darmadağın olacak ve batacak her dönem en tepede olmaya alışmış çok küçük bir zümre daha da yükselecek ondan korkuyorum. 10 yıl öncesine göre zenginlik daha tabana yayıldı ve belki 10 sene sonra daha da yayılacak bugün fakir olanlar için gelecekte bugün umut var ama "ötekiler" başa gelirse bu umut da kalmayacak bundan korkuyorum. İnsanı sevmeyen, insana değer vermeyen, geçim kaygısı para derdi olmadığı için kafayı ideoloji ve devletle bozmuş insanların başa gelmesinden korkuyorum. 
Belediye seçimlerinde bulunduğum ilçede oy vermeden önce adayların vaadlerine hayallerine baktığım zamanı hatırlıyorum. Beylikdüzü gibi İstanbulun en dinamik en yeni ve en hızlı gelişen büyüyen bir ilçesinde belediye başkanlığına seçilmek için cumhuriyet meydanı yapacağız, şiir festivali düzenleyeceğiz laik cumhuriyeti koruyacağız diyen zihniyetlerin başa gelmesinden korkuyorum. Ve bu korkularımda çok haklı olduğumu düşünüyorum. Bu zihniyet ne zaman başa gelse yada ucundan yaklaşsa Türkiye'nin acıları ve çektikleri hafizalarda. Oysa bu "kıyı" şeridinde yaşayıp da korkan insanları anlayamıyorum. 8 yıldır iktidarda olan bir partiden hala korkuyorlar. Anlayamıyorum. 
Nazlı Ilıcak Yazısı

Hiç yorum yok: