9 Aralık 2010

Cold & Homeless

Hava 20 li derecelerden 12 lere düştü. Ve bir iki gün içinde 5 ve altına düşeceğini söylüyorlar.
Evsiz insanları düşünüyorum.
köprü altlarında, pis çıkmaz sokak köşelerinde, orada burada insanlardan uzak ama onlarla içiçe yaşayan tükenmiş bitmiş insanlar.
cemiyet diye bir kavram vardır ve bu beni hep büyülemiştir. iğrençliğiyle..
sanat dünyası, iş hayatı, cemiyet hayatı, cemiyet önderleri, sosyete, çalışan dünyası..
çok uzun yıllar önce insana insan olduğu için değer vermeyi bıraktık sanırım.
arabamızın camına temizleyeyimmi abi diye saldıran çocuklardan irkiliriz uzak tutmaya çalışırız o 40 60 sn lik bekleme süremizde bizi rahatsız ettiği için kızarız. İnsan olarak bile görmeyiz.. köşe başında çektiği bir ton nesneden beyni uçmuş üstü başı yırtık pırtık adamı görmezden geliriz, orada öyle duracağına neden gidip de çalışmaz cık cık cık deriz. Ne hikayesini biliriz ne merak ederiz ama utanmadan yargılarız ve değer vermeyiz görüş alanımızdan çıktığında artık aklımızda bile değildir.
oysa nice hırsız ve soysuz yukarıdaki toplum sınıflarının içinde yer aldığı için büyük insandır, takdir toplamaktadır, önünde köle olunmaktadır.

İnsanı insanlığıyla değerlendirmeyip varlığı, etkileyiciliği ve etrafında oluşturduğu ihtişamla derecelendiren bir toplum yapaylığıyla kusma isteği uyandırıyor. o kaçınılmaz son korkum olan beş parasız sokaklara düşme korkum belki de bir korku değil o insanlara ulaşma, bu yargılayıcı toplumun içinde yetişerek bugüne kadar olan günahlarımı affettirebilme çabamın beni o noktaya çekmesidir belki.
sadece kendimizi düşünerek yaşamak ne kadar aşağılık ve rahatsız edici.
didaktik olmadan yardımcı olabilmek. almadan verebilmek.. hep böyle olabilsem. nasıl bir huzurdur..

Hiç yorum yok: