2 Mart 2007

Bulantı

Yavaş yavaş kendimi şu isim yapmış kitaplara ve yazarlara teslim etmeye başladım birincisi evet merak ediyorum. ikincisi de üniversite yıllarımda inceden terk etmek durumunda kaldığım bir prensibimi terketmem gerektiğini hatırlatan bir kaç örnek yaşadım. Üniversite yıllarıma kadar ben düşünce kitabı yada içinde felsefi boyut bulunan kitapları okumayı reddediyordum. inancım bu düsüncelerin yani bu baskalarının düsüncelerinin benim düsüncelerimin özgunluğunu bozacak olmasıydı. bende düsünebilen bir insan olarak bunları yeri ve zamanı geldiğinde düsünecek ve hatta çok daha iyi ve ilerisini düsünüp yorumlayacağımı ve hayatımda uygulayacağımı iddia ediyordum ta ki üniversitedeyken ufaktan okuyan arkadaslarla bazı tartısmalar yapana kadar. keyif aldığım bu tartışma/sohbetlerde sıkca yüzüme vurulan söylediğim o kendi zihnimin kıvrımlarından yoğurarak getirdiğim düsüncelerimi bilmem kaç yıl once yaşamış birinin daha hem düsünüp hemde kitaba dokmus olmasıydı. aa o evet bilmemkimin düsüncesi o ööle dio ama assında suna göre de bööledir bla bla bla.. gibi kendi fikirlerimin hepsinin bir anda kimliksizleşmesiyle ve daha da kötüsü başka bir kimliğin baskısı altında yok olmasıyla karsılasıyordum. sonuçta o zamanlar biraz okumanın zararı olmayacağını düsündüm en azından düsüncelerimin hangilerinin daha önce düsünülmüs hangilerinin yeni bir bakıs acısı olduğunu bilebilecektim. bir heves bir süre gitti üniversite bitti ve tartısma ortamlarından uzaklasınca bende unuttum gitti. son zamanlarda tartısma ortamlarına girmiyorum ama sağdan soldan birseyler okurken oraya buraya bakınırken birilerini dinlerken yine bu tarz olaylara rastlamaya basladım. ama artık malesef hafızam iirenç. okuyorum gerçi ama çok çabuk unutuyorum. ve herşeyi birbirine karıştırıyorum. en son sartre in bulantısını okumaktayım ve ilk olarak şunu söyleyeyim. can yayınları kesinlikle şu kitapları bir gözden geçirmeli. gerçekten çok kalitesiz kitaplar. yıllarca aynı baskıları yapıyorlar ve yapacaklar da biraz tashih biraz gözden geçirme biraz daha okunur hale getirecek bu kitapları daha once okuduğum bir kitabın sonlara doğru bi 10 sayfası yoktu mesela tam katil olmalık. her neyse bundan daha önce bahsetmiştim zaten. gelelim esas anlatmak istediğime bu aralar çenemde bir esneme gevşeme sözkonusu..

of ne dicektim unuttum bu msn falan zararlı bise dikkatim daıldı.

neyse diceim şu idi ki, yazarken ne hissettiğini anlayabiliorum, ve hissedebiliyorum. evet bulanan adam benim. o zamanı anlatıyor görebiliyorum. yalnızlıktan tut da bakış açısına kadar o adam benim. bir yerde zevzekce yalnızdım ama şehre yürüyen bir ordu gibiydim diye bir cümle geciyordu okuyunca ki bu kitabın 60 larında bir sayfada o ana kadar duraksamamıstım ve bu cümlede durdum ve gülümsedim bi an hayal ettim ve hehe abartmıssın be evlat dedim içimden sonra okumaya devam ettim ve bir sonraki bolumde kendini elestiriyordu dün cosmusum biraz ve söyle bir cümle kullanmısım diye. iste bunu okuyunca ayrıca bi gülümsedim. costuğunu bilmek kendinin farkında olmak ve bunu bazen isteyerek yapmak bazen engel olamadan yapmak bazende farkına varmadan yapmak ama hemen farketmek ama deistirmemek. bunlar güzel şeyler. dışarıya olan bütün dengesiz yansımalarına rağmen içerde dengede olduğunu bilmek ve dısarıya yansımayı umursamamayı seviyorum.

tahminimce bu kitapları orcinal dilinde okuyabilseedim hatta mümkünse yazıldığı gibi ve anlayabilseydim çok daha keifli olacakkti. ama ne yapalım.. idare ediyoruz..

2 yorum:

Deniz Ural dedi ki...

Ben de eskiden bir ara 'başkalarının düşünceleri benim düşüncelerimi etkilemesin; benim nadide fikirlerim aman yamulmasın' diye düşünüyordum. Ama önüme gelen her şeyi okuduğum için, böyle düşündüğüm o kısa sürede bile düşüncelerimi babalar gibi etkileyecek bir sürü kitap okumuş bulundum. Sonra, aynen senin gibi, anladım ki, düşüncelerinin özgün olabilmesi için 'önceden düşünülmüşler' mirasınıa güzelce konmak gerekiyor. Hani, yaratıcılığın tanımı vardır ya: "Birbirleriyle hiçbir şekilde ilişkisi olmayan birden fazla unsuru birleştirip yeni bir unsur meydana getirmek." Eh, bunun için önce o eski unsurları elinden geldiğince fazla biriktirmen gerekiyor, yoksa neyin ilişkisini kurup özgün bir şey meydana getireceksin? Böyle düşününce, özgün düşüncelerimi yamultmasın diye değil, aksine özgün düşünce yaratsın diye bol bol okumak gerektiğini anladım. Ne güzel değil mi? :)

"okuyorum gerçi ama çok çabuk unutuyorum. ve herşeyi birbirine karıştırıyorum" demişsin ya Kralım. Bence sen beynine güven. Unuttuğunu zannettiğin her şey lazım olunca nasıl ortaya çıkacak göreceksin. Çok acayip hakikaten.

Of, amma uzatmışım. Bu el böyle, alıyor başını gidiyor işte. Evet, gideyim ben.
Sevgiler efendim.

Vatansız Kral dedi ki...

hoşgelmişsin deniz
nie gittin kalsaydın bissürü yazılarımız var :)

felsefemiz sınırsız serbest çağrışım biliosun bırak eline eziet etme salınsın özgürce :)