6 Ocak 2011

Göz Kırp

Olağan ve beklenen devamlılık üzerine takıldım son zamanlarda.
stres beynimi eritirken son düşüncelerimi yaşadığımı düşünürken daha açık bir berraklıkla hayatın anlaşılamayacağını görüyorum sanki.
göz kırpmak son sevdiğim oyunum. saniyenin onda birinden tut da 5 dakikaya kadar kırpma çeşitlerini deneyebiliyorum.
beynimi çıldırma noktasına yaklaşma deneyimlerim de diyebiliriz bunlara.
henüz çizgiyi geçmeme izin vermediğimi düşünüyorum ama farkında olmadan bu gerçekleşmiş de olabilir aslında buna yazıyı bitirip sonra bir kez okuyunca karar vereceğim.
gözlerimizi kapamadan önce bir çevrenin içindeyizdir ve süreyi baz alarak bir çıkarımda bulunuruz ve tabi ki diğer his organlarımızda da değişiklik yaşanmaması bu beklentiyi körükler.
gözümüzü açtığımızda herşey aynı yerde olacaktır. olmadığı bir anı düşünmek beni eğlendiriyor. illa kötü birşeyle karşılaşmak gerekmiyor
kaparken odanızda otururken açtığınızda kendinizi dolmabahçe sarayında bulabilirsiniz.
güzel bir şaşkınlık olurdu..

bir de beyni paranoyaya boğma yöntemi var ki üzerinde inatlaşılırsa insanı delirtme olasılığını yüksek buluyorum.
gözleri kapatıp devamlı acaba herşey aynı mı değişti mi, yok değişmedi ya değiştiyse diyerek değişmiş olabileceğine yönelik olarak kararı ve inancı kaydırmak ve göz açıldığında çok feci bir değişiklikle karşılaşılacağını düşünerek gözleri açmayı beyne engelletmek.. bu süreç uzadıkça da kötü birşeylerin olduğuna daha fazla inanmak. bunu yaparken ses duyusuda köreltilirse çıldırmak çok uzakta olmayacaktır..

bu noktalara neden geliyorum.. ciddi bir anti takıntısı edindim kendime.. iyi varsa kötü var, güzel varsa çirkin var yada kötüden gidişle yamuk varsa düzgün var ve milyonlarca contrast zıt tez antitez varken daha önce aklıma takılan anti kişisel gelişim gibi anti psikoloji diyebileceğim psikolojini bozma off
yoruldum gece vakti bu kadar boş zırvalamak da zevkli olmuomuş o kadar yazmasam silerdim sanırım..

1 yorum:

vanitas dedi ki...

heh, bir anti takıntın eksikti. =)