27 Şubat 2012

Fetih 1453

Filme vereceğim not 1,5/10 Öncelikle bu kesinlikle bir film olamamış. Görselleştirilmiş tarih dersi seyrediyor havasında bir şey yapılmış ve bir ders için ne kadar özenilecekse de anca o kadar özenilmiş. Sadece olayları anlatmak film yapmak değildir. En başta filmin ismini beğenmedim. Filmin isminde bence İstanbul geçmeliydi. Konstantiniyye olan bir şehrin, istanbul olmasının hikayesi bu en temelde ve filmin isminde de bu vurgulanmalıydı. AMa haydi bu bir bakış açısıdır diyebiliriz ama senaryo berbattı. Film zaten ilk başlarda önce medine sonra edirne istanbul yeniden edirne falan devamlı kısa kısa sekanslarla dolaşıp durduğu için bir süre filme giremiyoruz. Zaten bildiğimiz konuları görsel olarak izliyoruz. Arada anlatıcının varlığı sanki ders dinliyormuşuz havasına sokuyor. bu yönüyle tamamen berbat. Medine sahnelerinde kameranın peygamberimizin point of view undan verilmiş olmasını da ayrıca bir terbiyesizlik olarak görüyorum. sahnelerin zaten bir duygusal aktarımı olmadığı düşünülürse peygamberimizin istanbulla ilgili müjdesi yazılı olarak en başta verilse çok daha etkili olurdu.

Fatih i oynayan oyuncu o yükü kaldıramamış bu yükü kaldıramamanın dışında kötü bir oyuncu olduğunu da düşünüyorum. koskoca fatih iki vezire kızan istanbul düşmedikçe de mal mal surlara bakan bir adam olarak tasvir edilmiş. hele filmin bir noktasında haritanın üzerine bir hançer fırlatma sahnesi var ki güldürdü beni o kadar filmden ayrık duruyor ki belli 100 bin kere çekmişler bir türlü olmamış en sonunda bir tanesini koymuşlar. film baştan aşağı böyle akışa uymayan sahnelerle dolu. oldukça acemice yönetilmiş. filmde fatihin fetihle ilgili tek katkısı ikinci hisarı yaptırmak gibi görünüyor. oysa topları döktüren o gemileri yürüten o diyerek ve dinleyerek büyümüş bir nesil var sonuçta film yapıyorsan böylesine duygulu malzemeleri kullanmamak saçmalık. Fatihin atını denize sürdüğü sahne bu kadar kof işlenebilir o noktaya fatihin gelişinin duygu yoğunluğu her kare işlenmeliydi ve izleyici ile birlikte fatih de o sahnede atını denize sürmeliydi. filmin hiç bir sahnesinde karakterlerin duygularını hissedip bir şeyleri aştıklarında yada fethettiklerinde istanbulu göğsünüze sığamadığınızı ve gözlerinizin dolduğunu hissedemiyorsunuz. Bütün o savaş sahneleri gemi sahneleri yani bilgisayarlı sahneler filmin genel renginden gerçek sahnelerin görüntüsünden o kadar başarısız şekilde kopukki hiç bir zevk vermiyor. Kocaman kocaman kalablıklar gösterip daha sonra bütün savaşı iki kişinin 3-5 kişinin kılıç savaşına indirgemek de saçma olmuş. Araya serpilmiş iki üç top atışı bir kaç mancınık görüntüsü malesef çok hafif kalmış. Filmde bazı yakın kavga sahnelerinde allahuekber diyerek savaşan insanlar duysak da genel savaş sahnelerinde spartacus deki ayı bağırtısı seslerine benzer sesler dışında bir şey duyulmuyor. Eğer peygamberin müjdelediği bir ordu diyerek filme başlıyorsan bu insanların hiyaa ahhyaak şeklinde savaşmıyacağını da düşünmek gerekirdi. Ulubatlı hasanın neredeyse sancağı bir kadını düşünerek dikmeyi başardığını ima etmek falan saçmalık

sesler sahnelere uymuyor yankıları tonları ortamlarla alakasız.

Fatıhın fetıhten sonra istanbula girmesi çok sıradan. Ayasofyada clinton vari bir couck kucaklama sahnesi komik bile değil.

evet maddi imkanlar bu kadardı gibi bahane bulunabilir ama o zaman bu filmi çekmek zorundamıydın derler adama. bugüne kadar niye kimse çekmedi.. fikirleri yetenekleri olmadığı için değil ya.. bunu layıkıyla yapamayacaklarını düşündükleri için. sen bu kadar berbat bir film yapma cesaretini nereden buldun anlamadım ki..

Hiç yorum yok: