6 Şubat 2011

Konuk

Dur!
Yeşil gözlerden kendimi alamadan eriyerek bakarken böyle bağırdığını duydum.
Kaşları vurgusunu destekler biçimde hareketlendi. Gözlerin rengi daha bir koyulaştı sanki daha bir belirginleşti.
Ellerimi havaya kaldırdım teslim olur gibi adeta ama bir yandan da omuzlarımı silkiyordum.

Bana doğru hareketlense mi iyi yoksa olduğu yerde kalsa mı acaba diye tereddütlendiğini yüzünden, dudaklarından anlayabiliyordum. Rahatlatmak için gülümsedim.
Her hareketimi dikkatle süzüyor ve bir sonraki hareketimin ne olacağını bilmediği için o andaki hareketlerime güvenmiyordu.

Gözlerinin en derin içine baktım.
O hep orada öylece ilgili gibi duran ama hissiz bakışlar

Adım atmayacağını anladım birden. Bunun sorumluluğunu hissetmekten kaçtığını, belirli bir mesafede durarak onu karıştıramayacağımı garatilediğini anladım. Nasıl olduğunu bilmesem de..

Tek ayağımı kaldırdım.
Ellerimle dengemi sağlarken garip hareketler yapıyordum.
Gözlerinden gözlerimi ayırmadan ama bu sefer gülümsemeyi keserek.. Kendimi arkamdaki boşluğa bırakıverdim.
Soğuk hava içime işlerken ben masmavi sularla kucaklaşmaya hazırdım.
Tek sorun zihnime donmuş ve yapışmış olan bir çift yeşil göz ve hissiz bakışlar.
Son anda bile değişmemişlerdi.

Hiç yorum yok: