22 Haziran 2011

Deniz ve Doğa Çağırıyor

Bu yaz birşeyler oldu bana devamlı hareket etmek hiç yapmadığım şeyler yapmak istiyorum.. Denizde ve doğada vakit geçirmek istiyorum. Doğa çok güzel. Şehirden kurtulduğu anda insan kendini çok rahat ve huzurlu hissediyor.

Yıllarca bu şehrin pis pasaklı ve rahatsız edici hayatında ilişkilerinde ve boğuculuğunda kendimi tüketmişim. Hala da kurtarabildiğim söylenemez ya gerçi..

Bir kanoya binip tüm karayı ve keşmekeşi kıyıda bırakıp bir kürekle uzaklaşmak. Kocaman denizin üstünde bir nokta olmak. O koca deve bir nevi meydan okumak ama aynı zamanda da onunla sevişmek. Sevgi dolu bedeninde huzur içinde yol almak. Onu ürkütmeden ufak gıdıklayan kürek darbeleriyle. Fındık kabuğu ve bir çöp saman parçası gibi..

Ya rafting yaparken ki suya karşı olma duygusu. Kimbilir nerelerde birikip de gelen o hiddetli sulara bir kürekle kafa tutarken bir yandan da kendini ona teslim etmemek için efor sarfetmek. Kaslarını şişirmek. Her onun seni ele geçirmek için yaptığı hamleyi savuşturduğunda kendini daha güçlü hissetmek.

Saatlerce yüzmek, saatlerce yürümek, kürek çekmek.. Bedeninin sınırlarını her zorladığında hep daha ilerisinin varolduğunu görmek. Bunu gördükçe en ileriye doğru gitmeye heves etmek.

İşte bir gün de bu sonsuz en ileride bedenin hiçbir zaman pes etmediği için aldığın risklerin %100 e ulaşması sonucunda doğanın içinde kaybolmak.

Bir aşamadan sonra o insan yatakta ölmeyi kendine zul görüyor sanırım ve bunun için denemeden yapamıyor belki de bile bile..

Hiç yorum yok: